| Gığ | Keçi, koyun pisliği | 
                
                                                                                                                                    | Gıgı | Tayuk,Hindi,Ördek gibi ev hayvanlarının Yumurtası (bak bu Bizim Tavukların Gıgısı) | 
                
                                                                                                                                    | Gılçıh, Kılçık | Ot, Çayır Başağı sivri ve çengellidir, Yazı yabanda Çifçinin illetidir... (Çorabıma Gılçıh saplanmış gaşındırıy bi çıharım şunu) ikinci Anlamı Balıgın ince kemigi (Ula buvazıma Kılcıh gaştı bi zahmet çıhart) | 
                
                                                                                                                                    | Gıldır gıldır | Canl canlı ,cabuk yürüyüş (Gırdıra gırdıra Gıldır gıldır bi yürüy ki) | 
                
                                                                                                                                    | Gılıh, Kılık | Yapı, Dış görünüş, insan fiziği (Hadi be Gılıhsız sen gendine bah) | 
                
                                                                                                                                    | Gındap | Çamaşır vs.. Sermek için ip ''Anam asdap asmak için gındap gererdi''. | 
                
                                                                                                                                    | Gırbızlanma | Erkeğin kadına dolanması, kur yapması, yani sulanması (Ali Fama ya Girbizlanip dururdu) | 
                
                                                                                                                                    | Gırhlıh | Keçi ve koyun tüylerini kırkmaya, gırhmaya (kesmeye) yarayan bir çeşit makas. 1 Gırhmah 2 Gırhmak ''Goyunları gırhma zamanı geldi''. | 
                
                                                                                                                                    | Gırıh | Kadının yasaya ve töreye aykırı olarak ilgi kurduğu erkek, sevgili. ''Adam ... nın garısına gırıhlığa gitmiş, kadının kayın pederide yakalamış''.. | 
                
                                                                                                                                    | Gıygaç, gıygac | Tam kapanmamış kapı veya pencere.. ''Kapıyı gıygaç bırak içeri hava girsin''.. | 
                
                                                                                                                                    | Gıymık | Keskin taş. | 
                
                                                                                                                                    | Gıymık, kıymık | Küçük ve sivri tahta ya da kemik parçası, kıymık Eskiden kıymıklı taş düvenlere çakılırdı.. | 
                
                                                                                                                                    | Gıytar | Bir yürüme çeşiti Ozanımız Doğan Bozkurt bir şiirinde şöyle bahsetmiş. ''Guşluk vakti Köye geri gelince Gıytar gıytar gezişimi özledim''. | 
                
                                                                                                                                    | Gızan, Kızan olma | Kızışmış, Çifleşmeye hazır, Çifleşen kedi köpek (Köpekler Gızan oluyo) | 
                
                                                                                                                                    | Gızıl | Tembel, Gönülsüz iş yapan, Asalak, iş yapmak istemeyen (Hiç iş tutmaz Gızıl O) | 
                
                                                                                                                                    | Göbaam Sivişti,Göbegim | Yapilan bir ugraşida, işte zorlanma, Akla karayi seçme (Ne zormuş gardaşim bitiresiye gadar Göbaam sivişti) | 
                
                                                                                                                                    | Göbelek | Mantar | 
                
                                                                                                                                    | Göbürt, Göbürtleşme | Olgunlasmış, yumuşamış, erimeye başlamiş Meyveler (Zerdelilerde iyice Göbürtleşmiş) /
Bir meyve veya zebzenin olgunlaşmış halinden bozulmaya geçiş esnasındaki durumu. Örnek: Zerdali (Kayısı) çala hali, zerdali hali, göbürt hali, kurutulmuş hali. Zerdali dalında göbürtleşirse bozulur, çir olmaz ama güneşe serilir ve döndürülürse göbürt halinden çir haline dönüşür... Kamuran Çelik | 
                
                                                                                                                                    | Goca (koca) bağ, kumlu bağ | Evren İlçesi istikameti sağ taraf, mezarlık altı.. | 
                
                                                                                                                                    | Goddur, Gogtur | Dolu dolu, carı, canlı yürüme, yürüyüş şekli (Beni görünce Goddur Godtur yürümeye başladı) |